Fotoğraf tarihinde kadın fotoğrafçılar…
Fotoğraf tarihinde kendilerine yer edinmiş kadın fotoğrafçılardan önce, ‘’ fotoğrafçılıkta kadın olmak ‘’ tan kısaca bahsedelim.
Sokak, haber, yaşam, belgesel gibi fotoğrafları çekmek, evden dışarıda vakit geçirmeyi, sokaklarda dolaşmayı, iletişim kurmayı, hayatı, insanları, yaşamın her anını gözlemlemeyi gerektirir. Fotoğraf çok fazla emek ve zaman ister. Bilgilerin sürekli güncellenmesi, bazen tek bir kare için saatler harcanması gerekir.
İşte bu noktada kadın fotoğrafçıların sıkıntıları başlar. Ailevi ve sosyal sorumluluklar sebebi ile zaman konusunda sıkıntı çekebiliriz, tek başımıza her yere girip çekim yapmakta zorlanabiliriz. Ancak başarı, emek, zaman, araştırma ve isteme ile doğru orantılıdır. Bir kadın, yaratıcı doğasını estetik bakış açısı ile, emekle ve iletişimle doğru bir şekilde harmanladığında istenen başarı elbette ki gelecektir.
Bunun bilincinde olarak, fotoğraf tarihinde pek çok örneği bulunan, kadın fotoğrafçıların başarı hikayelerine şöyle bir göz atalım.
- Fotoğrafçılığın ilk günlerinden itibaren kadın fotoğrafçılar yapılan denemelerde aktif olarak rol almışlardır. 1800’lü yıllarda Çinli bilim kadını Huang Lu’nun çok basit bir makine ile denemeler yaptığı bilinmektedir. 1870’li yıllarda kadınlar kapalı mekanlarda çalışmalar yapmaya başlamış ve kendilerine stüdyo fotoğrafçılığında önemli yer edinmişlerdir.
- 19. yüzyılın en önemli porte fotoğrafçılarından biri olan İngiliz fotoğrafçı Julia Margaret Cameron, evinin çeşitli yerlerini stüdyo ve karanlık oda olarak düzenleyip çekimlere başlamıştır. Fotoğrafları teknik yönden zayıf olarak eleştirilse de, o, fotoğraflarının verdiği duyguya önem vermiş ve çalışmaları hak ettiği değeri görene kadar emek vermiştir. Sonuç olarak da tarihteki yerini almıştır.
- Aynı dönemlerde Frances Benjamin Johnston, Amerika’nın ilk kadın haber fotoğrafçısı olarak adını duyurmuş, portre ve belgesel fotoğrafları ile tanınmıştır.
- 1900’lü yıllarda Gerda Taro, İspanya iç savaşını belgeleyen ve savaşta şehit düşen kadın fotoğrafçı olarak tarihe geçmiştir.
- Fatma Naciye Suman eşinin 1.Dünya Savaşında cepheye gitmesi üzerine ‘ailem için para kazanamaz mıyım’ diye düşünerek bir karar vermiş ve İstanbul’da oturdukları konağın kapısına ‘’ Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi -Naciye‘’ levhasını asarak fotoğrafçılığa başlamıştır. Bu fotoğrafhane dönemin kadınları tarafından çok iyi karşılanmıştır. Burada çektirilen fotoğraflar mektuplara eklenerek cephedeki eşlere gönderilmiştir. Böylece Naciye Suman, ‘ilk Müslüman kadın fotoğrafçı’’ olarak tarihe adını yazdırmıştır.
- 1900 lü yılların ilk yarısında ‘’Büyük Bunalım’’ın kurbanlarını görüntüleyen Dorothea Lange belgesel fotoğrafçılığını ve foto muhabirliğini etkileyen çalışmalarla adını duyurmuştur. Amerikanın tarihindeki en önemli belge fotoğrafçılarından biri olmuştur.
- 1950’li yıllarda Kore savaşını görüntülemek üzere görevlendirilen Semiha Es eşi ile birlikte cepheye gitmiş ve çektiği fotoğraflar cephenin halk tarafından takip edilmesini sağlamıştır. Semiha Es de ‘’ilk Türk kadın savaş fotoğrafçısı ‘’ olarak fotoğrafçılık tarihine adını yazdırmıştır.
- Sokak fotoğrafçılığı tarihine adını yazdıran Vivian Maier ise aynı dönemlerde sessizce New York sokaklarında çekim yapmaktadır.’’Çağına ışık tutan dadı ‘’ olarak anılan Maier’in fotoğraflarına ölümünden sonra ulaşılabilmiş ve sokakları belgeleyen çok değerli çalışmalar böylece gün yüzüne çıkarılmıştır.
- 1970’li yıllara gelindiğinde Catherine Leroy adını duyurmaya başlamıştır. Leroy için savaş muhabirleri birer kahramandır ve o da cephelerde fotoğraf çeken bir foto muhabiri olmak istemektedir . Vietnam’a giderek bu hayalini gerçekleştirmek için çalışmaya başlar bunun sonucu olarak da savaşta çektiği kareler ile adını duyurmayı başarır .Somali, Afganistan, Lübnan, Libya gibi çeşitli ülkelerde foto muhabirliği yapmış ve Beyrut sokaklarında çektiği çatışma kareleri ile Robert Cap Fotoğraf Ödülü’nü alan ilk kadın fotoğrafçı olmuştur.
Bir sonraki yazımda buluşana kadar ışığınız bol olsun…
Siz de fikrinizi belirtin